YÛNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TEKNİĞİ ve BAŞLICA...

13
YÛNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TARZI ve BAŞLICA İMAJLAR Saadettin YILDIZ * Giriş "İmaj oluşturma tarzı"ndan kastımız -mecaz, istiare, sembol, mit vb. kavramların hepsini içine alabilecek genişlikte ve genellikte olmak üzere- "hayal sistemi"dir. Bu çalışmanın temel amacı, "Yûnus nasıl bir sistematik içinde hayâl ediyor?" sorusuna cevap aramaktır. Yûnus gibi dümdüz söylediği kabul edilen bir şairin hayalle ne işi var? diyenler de çıkabilir. Onlara, kısaca, şu örneği verebilirim: "Hayır, hayâl ile yoktur benim alış verişim; / İnan ki: her ne demişsem görüp de söylemişim." 1 diyen Âkif bile, Çanakkale'de şehit düşen Mehmetçik'in yarasını "tüllenen mağrip" ile sarmayı hayâl eder; mezartaşı yerine de Kâbe'yi dikmek ister. Yûnus -gerçekten- sözü fazla dolaştırmadan söyleyen bir şairdir. Fakat o, sözün "bişirilip söylenmesi" gerektiğini de düşünür; çünkü pişirilmiş söz, söyleyenin "işini sağ ede"cektir. 2 Yûnus sözü nasıl pişiriyor? Öyle anlaşılıyor ki, Yûnus'un sözü pişirmesi -daha çok- anlamla ilgilidir. XIII. Yüzyılda Türk yazı dilinin çok kuvvetli bir şiir dili mahiyeti gösteremediğini söyleyebiliriz. Fakat, Eski Anadolu Türkçesi'nin kuvvetli bir yazı dili hâline gelişinde Yûnus'un payı büyüktür. Yûnus'un şiir söylediği devir, Anadolu'da siyasî ve kültürel çalkantıların hayli fazla olduğu bir "geçiş dönemi"ydi. Böyle çok yönlü istikrarsızlıkların yaşandığı bir devirde, edebiyat sanatının estetik boyutu genellikle zayıf kalır. Halbuki, Şiir dili, çok fazla emek isteyen, fazlalıkları hemen belli eden hususî bir istifle oluşan bir dildir. Osmanlı'nın, Bâkî ve Fuzûlî estetiğine ancak kuruluşundan üç yüz yıl sonra, XVI. Yüzyılda ulaşabildiğini unutmamak gerekir. Ancak, Yûnus'un dili, Bâkî ve Fuzûlî'de aslî seviyesine çıkan şiir dilinin hazırlanmasında, Selçuklu'nun Farsça'yı öne çıkaran tercihlerine rağmen Türkçe'nin Anadolu'da çok canlı bir konuşma dili olarak kalmasında ve yazı dilinin de bütün menfî gelişmelere rağmen "Türkçe" olabilmesinde önemli bir tesire sahiptir. 1. Yûnus'ta İmaj Oluşturma Tarzı "Lâfz"ın yetmediği, veya az sözün yeterli olamayacağı durumlarda ruh devreye girer ve lâfza yeni bir gömlek giydirir; böylece söz, biraz önce anlatamadığı bir şeyi parlak, çarpıcı, sarıcı ve sarsıcı bir şekilde ortaya koyma gücü kazanır. Bu gücün en önemli kaynağı sanatçının baş vurduğu imajlardır. İmaj, "karşılaştırma / değiştirerek anlatma / başka bir cepheden bakarak anlatma çabası" sayesinde ortaya çıkan ve bizi objenin, olayın veya durumun muayyen bir vasfına, farklı bir yönüne götüren özel bir ifade vasıtasıdır. "Yazınsal bir eserde canlılık yaratan ve soyut dilin okurda uyandıramadığı duyguları yaratmaya çalışan duygusal detaylar" 3 şeklinde Yard. Doç.Dr., Osmangazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğr. Üyesi 1 Fâtih Kürsüsünde (Safahât Dördüncü Kitap), İnkılap Kitabevi, Yedinci basım, İstanbul,1966, s.24 2 Keleci bilen kişinin yüzini ağ ide bir söz Sözi bişirüp diyenin işini sağ ide bir söz 3 Mc Donnel'in England in Literature (1982) adlı eserinden aktaran Y.Doç.Dr.Ayfer Altay, H.Ü. Edebiyat Fakültesi Mütercim-Tercümanlık Bölümü Çeviribilim ve Uygulamaları dergisi, Aralık,1994

Transcript of YÛNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TEKNİĞİ ve BAŞLICA...

Page 1: YÛNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TEKNİĞİ ve BAŞLICA İMAJLARsaadettinyildiz.com/wp-content/uploads/2016/02/Yunus_imaj.pdf · Bu gücün en önemli kaynağı sanatçının ba vurduğu

YÛNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TARZI ve BAŞLICA İMAJLAR

Saadettin YILDIZ*

Giriş

"İmaj oluşturma tarzı"ndan kastımız -mecaz, istiare, sembol, mit vb. kavramların hepsini

içine alabilecek genişlikte ve genellikte olmak üzere- "hayal sistemi"dir.

Bu çalışmanın temel amacı, "Yûnus nasıl bir sistematik içinde hayâl ediyor?" sorusuna

cevap aramaktır. Yûnus gibi dümdüz söylediği kabul edilen bir şairin hayalle ne işi var? diyenler

de çıkabilir. Onlara, kısaca, şu örneği verebilirim: "Hayır, hayâl ile yoktur benim alış verişim; /

İnan ki: her ne demişsem görüp de söylemişim."1 diyen Âkif bile, Çanakkale'de şehit düşen

Mehmetçik'in yarasını "tüllenen mağrip" ile sarmayı hayâl eder; mezartaşı yerine de Kâbe'yi

dikmek ister.

Yûnus -gerçekten- sözü fazla dolaştırmadan söyleyen bir şairdir. Fakat o, sözün "bişirilip

söylenmesi" gerektiğini de düşünür; çünkü pişirilmiş söz, söyleyenin "işini sağ ede"cektir.2

Yûnus sözü nasıl pişiriyor? Öyle anlaşılıyor ki, Yûnus'un sözü pişirmesi -daha çok-

anlamla ilgilidir.

XIII. Yüzyılda Türk yazı dilinin çok kuvvetli bir şiir dili mahiyeti gösteremediğini

söyleyebiliriz. Fakat, Eski Anadolu Türkçesi'nin kuvvetli bir yazı dili hâline gelişinde Yûnus'un

payı büyüktür. Yûnus'un şiir söylediği devir, Anadolu'da siyasî ve kültürel çalkantıların hayli

fazla olduğu bir "geçiş dönemi"ydi. Böyle çok yönlü istikrarsızlıkların yaşandığı bir devirde,

edebiyat sanatının estetik boyutu genellikle zayıf kalır. Halbuki, Şiir dili, çok fazla emek isteyen,

fazlalıkları hemen belli eden hususî bir istifle oluşan bir dildir. Osmanlı'nın, Bâkî ve Fuzûlî

estetiğine ancak kuruluşundan üç yüz yıl sonra, XVI. Yüzyılda ulaşabildiğini unutmamak

gerekir. Ancak, Yûnus'un dili, Bâkî ve Fuzûlî'de aslî seviyesine çıkan şiir dilinin

hazırlanmasında, Selçuklu'nun Farsça'yı öne çıkaran tercihlerine rağmen Türkçe'nin Anadolu'da

çok canlı bir konuşma dili olarak kalmasında ve yazı dilinin de bütün menfî gelişmelere rağmen

"Türkçe" olabilmesinde önemli bir tesire sahiptir.

1. Yûnus'ta İmaj Oluşturma Tarzı

"Lâfz"ın yetmediği, veya az sözün yeterli olamayacağı durumlarda ruh devreye girer ve

lâfza yeni bir gömlek giydirir; böylece söz, biraz önce anlatamadığı bir şeyi parlak, çarpıcı, sarıcı

ve sarsıcı bir şekilde ortaya koyma gücü kazanır. Bu gücün en önemli kaynağı sanatçının baş

vurduğu imajlardır. İmaj, "karşılaştırma / değiştirerek anlatma / başka bir cepheden bakarak

anlatma çabası" sayesinde ortaya çıkan ve bizi objenin, olayın veya durumun muayyen bir

vasfına, farklı bir yönüne götüren özel bir ifade vasıtasıdır. "Yazınsal bir eserde canlılık yaratan

ve soyut dilin okurda uyandıramadığı duyguları yaratmaya çalışan duygusal detaylar"3 şeklinde

Yard. Doç.Dr., Osmangazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğr. Üyesi 1 Fâtih Kürsüsünde (Safahât Dördüncü Kitap), İnkılap Kitabevi, Yedinci basım, İstanbul,1966, s.24 2 Keleci bilen kişinin yüzini ağ ide bir söz

Sözi bişirüp diyenin işini sağ ide bir söz 3 Mc Donnel'in England in Literature (1982) adlı eserinden aktaran Y.Doç.Dr.Ayfer Altay, H.Ü. Edebiyat Fakültesi

Mütercim-Tercümanlık Bölümü Çeviribilim ve Uygulamaları dergisi, Aralık,1994

Page 2: YÛNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TEKNİĞİ ve BAŞLICA İMAJLARsaadettinyildiz.com/wp-content/uploads/2016/02/Yunus_imaj.pdf · Bu gücün en önemli kaynağı sanatçının ba vurduğu

YUNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TARZI / - 2 -

de tarif edilebilir. "Soyut dil"in okurda uyandıramadığı duyguları uyandırmak, sanatkârın

şahsiyetinin, ruh dünyasının devreye girmesiyle mümkün olabilir. Bir sanatkârın başvurduğu /

oluşturduğu imajlar, onun dünya görüşüyle, inancıyla (veya inançsızlığıyla), içinde yetiştiği

kültürle, kültür coğrafyasıyla, sosyal statüsüyle, kabul ve redleriyle.. yakından ilgilidir. Yûnus,

kesretten vahdete doğru koşan bir mutasavvıf olarak, kendi duyuş ve düşünüş tarzının istediği

hususları ifade eden imajları tercih etmiştir. Fakat o, aynı zamanda, bir köy ortamı, bozkır iklîmi

adamıdır. Bu bakımdan, Yûnus'un sofiyâne bir bakıştan dolayı tecritçi olduğunu peşince

söylemek yerine, sofiyâne bakışın arkasında bir "köylü"nün öne çıktığını düşünmek daha doğru

olur. İmajlaştırma faaliyetinde bu ortam ve iklîmin "somutlaştırmaları" beklenilenden daha

çoktur. Bu durum, tabiî olarak, "görüntüye dayalı (visuel) imaj"ların yoğunlaşmasına yol

açmıştır.

2.Yûnus'ta imaj çeşitleri

Yûnus'un şiirlerindeki imajları -ayrıntılara girmeksizin- şu şekilde tasnif etmek

mümkündür:

1.Yapı bakımından:

1.1.Benzetmeli belirtisiz isim tamlamaları ile oluşturulan imajlar,

1.2.Çok katmanlı (çok elemanlı), kompleks imajlar,

1.3.Çeşitli söz sanatlarıyla oluşturulan alışılagelmiş imajlar.

2. Muhteva bakımından :

2.1.Tasavvufî duyuş-düşünüş, inanç ve kültür coğrafyasından kaynaklanan imajlar,

2.1.1.Tenbih-nasihat-tenkid amaçlı imajlar

2.1.2.Dünya-ahret hayatı ile ilgili imajlar

2.1.3.Nefs etrafında geliştirilen imajlar

2.1.4.Aşk etrafında geliştirilen imajlar

2.2.Tabiî çevre ile ilgili imajlar

2.2.1.Su ile ilgili imajlar

2.2.2.Bitkilerle ilgili imajlar

2.2.3.Hayvanlarla ilgili imajlar

2.3.Tarih ve efsanelerle ilgili imajlar

2.3.1.Anadolu-Serlçuklu tarihi ile ilgili imajlar

2.3.2.İslâm tarihi ve menkıbeleri ile ilgili imajlar

2.3.3.Kısas-ı Enbiyâ ile ilgili imajlar

2.3.4.Efsane kahramanları ile ilgili imajlar

3. Yûnus'un varlığı algılama tarzı bakımından :

3.1.Somutlaştırıcı bir bakış tarzını ifade eden imajlar

3.2.Mukayese amaçlı imajlar

3.3.Aynileşme çabasını ifade eden imajlar

Her sanatkârın -ortak kültür ve zevkten kaynaklanan kullanımlara da bağlı kalmakla

beraber- kendine mahsus bir imajlaştırma tarzı vardır. Gerçi, imajların birer miras olduğu,

sanatçının asıl işinin ancak imajları düzenlemekten ibaret bulunduğunu düşünenler de yok

değildir4 ve bu görüşü reddetmek, sanıldığından daha zordur; fakat genel çerçevesiyle geçmişten

4 Viktor Şkolovski'den aktaran Boris Eyhenbaum, "Biçimsel Yötem'in Kuramı", Yazın Kuramı (Derl., Fransızca'ya

çeviren ve sunan T. Todorov; Türkçeye çev. M.Rifat-S.Rifat), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1995, s.41.

Page 3: YÛNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TEKNİĞİ ve BAŞLICA İMAJLARsaadettinyildiz.com/wp-content/uploads/2016/02/Yunus_imaj.pdf · Bu gücün en önemli kaynağı sanatçının ba vurduğu

YUNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TARZI / - 3 -

de gelse, imajların kullanılışı ve bu kullanışla ortaya çıkan anlam dokusu sanatkârın

psikolojisiyle, estetik tercihiyle ve kültür birikimiyle yakından ilgilidir. Bu itibarla, her şairin

şiirlerini, farklı dünya ile karşı karşıya olduğumuzu unutmadan incelememiz gerekir. O zaman,

her şairin kendi dünyası içinde, muhtelif imajlar geliştirdiğini daha rahat fark ederiz.

2.1. Yapı bakımından imajlar

2.1.1. Benzetmeli belirtisiz isim tamlamaları ile oluşturulan imajlar

Benzetmeli belirtisiz isim tamlaması, Türkçenin son derece orijinal ve sade ifade

imkânlarından biridir. Yûnus can çerâğı diyor. Can çırası, can kandili anlamına gelen bu

tamlama, şairin insanın canını "çıra, kandil" olarak kabul ettiğini gösteriyor. Başka bir

benzetme unsuruna baş vurmadan yapılan bu benzetme, sade bir istif sonucu ortaya çıkan bir

intibâı ifade etmektedir. Yûnus bu tür imajlara sıkça baş vurur. Aşağıdaki tablo, benzetmeli

belirtisiz isim tamlamaları vasıtasıyla oluşturulmuş değişik imajlardan bazılarını

göstermektedir:

1/1 ışk ile

ışk bağı

ışk bazarı

ışk bezirgânı

ışk burcu

ışk cefası

ışk çengi

ışk temreni

ışk denizi

ışk gölü

ışk hânı

ışk kadehi

ışk kılıcı

2/1 ev ile

gönül evi

hırs evi

ışk evi

kibir evi

ma'nâ evi

nefs evi

varlık evi

ışk kitabı

ışk kuşağı

ışk külüngü

ışk metâı

ışk odu

ışk oku

ışk şarabı

ışk şem'i

ışk şerbeti

ışk ummânı

ışk urganı

ışk yağmuru

2/2 şar/şehr ile

benlik senlik şarı

can şarı

endişe şarı

endişe şehri

gönül şarı

gönül şehri

vücut şehri

1/2 nefs ile

nefs atı

nefs çerisi

nefs tuzağı

nefs düşmanı

nefs ejderhası

nefs evi

nefs gölü

nefs ili

nefs kal'ası

Tablo :1-

"Tamlayan" önde

2/3 tuzak ile

ecel tuzağı

ışk tuzağı

nefs tuzağı

tutsaklık tuzağı

Tablo : 2-

"Tamlanan" önde

1/3 gönül ile

gönül evi

gönül evi iklîmi

gönül göğü

gönül kal'ası

gönül şarı

gönül şehri

2/4 bahr/deniz/

derya ile hakikat deryası

ışk denizi

kudret denizi

ma'rifet bahri

1/4 can ile

can çerağı

can durağı

can kânı

can şarı

2/5 kal'a ile

gönül kal'ası

kibir kal'ası

nefs kal'ası

1/5 varlık ile

varlık evi

varlık leşkeri

varlık sarayı

1/6 ecel ile

ecel tuzağı

ecel serhengi

ecel şerbeti

Burada, yalnızca belli kelimelerle kurulmuş olan tamlamalar esas alınmıştır. Dikkat

edilirse, ışk, şar/şehir, ev, tuzak,deniz/derya/umman/bahr, kal'a, nefs, varlık, gönül, can,

ecel kelimeleriyle kurulan bu tamlamalar, Yûnus'un kısa yoldan giderek imajinatif etki elde

etmeğe çalıştığını gösteriyor.

Tabiî, bu tür kullanımlar imaj odaklanmalarına da yol açmaktadır. İmaj odaklanmaları,

şairin ruh dünyası, kültür birikimi, fikrî ve ideolojik tercihleri hakkında ip uçları verebilir. Bunu

Page 4: YÛNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TEKNİĞİ ve BAŞLICA İMAJLARsaadettinyildiz.com/wp-content/uploads/2016/02/Yunus_imaj.pdf · Bu gücün en önemli kaynağı sanatçının ba vurduğu

YUNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TARZI / - 4 -

önemli bir avantaj olarak kabul edebiliriz. Ne var ki, bu odaklanmalar, bazı hallerde imajların -

"hâyide mecaz kabîlinden- kalıplaşmasına ve canlılığını yitirmesine de sebep olabilmektedir.

İmajın kalıplaşması ayrı, sembolleşmesi ayrı bir durumdur. Kalıplaşma, mecazın sıradan bir

göstergeye dönüşmesi, kuru bir iskelet hâline gelmesidir. Sembolde ise hiçbir zaman iskelet

derekesine düşmez.

Tablo:1'de görüldüğü gibi, "nefs" kavramı etrafında geliştirilen imajlar şunlardır:

Asıl varlık

Nefs

"

"

"

"

"

"

"

"

İntibâ (benzediği şey)

At

Çeri

Düşman

Ejderha

Ev

Göl

İli

Kale

Tuzak

Benzetmeli Tamlama

Nefs atı

Nefs çerisi

Nefs düşmanı

Nefs ejderhası

Nefs evi

Nefs gölü

Nefs ili

Nefs kal'ası

Nefs duzağı

Bu imajlar, Yûnus'un "nefs" karşısındaki tavrını ve duygularını ifade eden imajlardır.

İnsanın nefsi at gibidir; gemi azıya almaya hazır durur. Nefs atı azdığı zaman, insan başını,

çevgân topu gibi oraya buraya çarpar: Niçe bir ışk meydanında nefs atın seğirtdürem

Yâ niçe bir başumı tûp eyleyüp çevgân olam

Kırdum bu nefsün çerisün bir itdüm burc ü barusın

Pâk eyledüm içerüsin mülketini yuyan benem

beytindeki "nefs çerisi" ifadesine göre, insanın nefsi, onu bütünüyle ele geçirmek için üzerine

çullanan düşman askeri gibidir. Yûnus, nefsine tam hâkim bir insan olarak, düşman askeri gibi

gördüğü nefsini alt etmiştir. Fakat şair, "nefsimi yendim" yerine "nefs denilen düşman askerini

kırdım,yok ettim" diyor. Yukarıdaki tabloda yer almayan, fakat Yûnus'un imaj tekniğini ifadede

tipik örnekler olarak kullanabileceğimiz şu benzetmeli tamlamalara da bakalım:

beden bendi

Cihan cehennemi

Endişe şarı

Kanâat dârı

Sabır sermayesi

Varlık leşkeri

Kibr evi

Nefs ejderhası

Beden, dünyevî zevklere düşkün olduğundan insanı olgunlaşmaktan alıkoyar.

Dünya, insanı her gün günaha bulayan bir cehennemdir.

Bu dünya, maddî çevre; değişik endişelerle dolu dünya.

Kanâat,nefsi asıp yok etmek için kurulacak darağacıdır.

Sabır en büyük sermayedir.

Maddî varlık (benlik), insana sürekli hücum tazeleyen düşman askeridir.5

Bir dem gelür İsî gibi ölmişleri diri kılur

Bir dem girer kibr evine Fir'avn ıla Hâmân olur6

İnsanın nefsi, onun inanmışlığını yiyip bitirmeye çalışan ejderhadır.7

5 Dostıla bilüşen can oldur kendüye kıyan

Varlık leşkerin sıyan dahı çâpükter gerek 6Bu beyitte, Fir'avun'un, kendinden daha büyük bir ilahın olamayacağı iddiasıyla böbürlenmesine işaret ediliyor.

Hâmân, Hz. Musa zamanındaki Fir'avun'un veziridir. "Kızıldeniz'den geçiş sırasında, Fir'avun'un öncülerine

kumanda eden Hâmân idi. Denize yürümeğe hiç kimse cesaret edemeyince, bir kısrağa binmiş olan Cabra'il öne

atıldı, mısırlıların aygırları, kısrak kokusunun cazibesi ile, zapt edilemez hâle geldiler ve böylece bütün ordu suya

girdi ve boğuldu.." (İslâm Ansiklopedisi, "Fir'avun" maddesi, s. 642) 7 Nefsümün ejdehası döndi bana haml(e) etdi

Kanâat hay dimezse yir ü göğü yir indi

Page 5: YÛNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TEKNİĞİ ve BAŞLICA İMAJLARsaadettinyildiz.com/wp-content/uploads/2016/02/Yunus_imaj.pdf · Bu gücün en önemli kaynağı sanatçının ba vurduğu

YUNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TARZI / - 5 -

2.1.2. Çok katmanlı (çok elemanlı), kompleks imajlar

Yûnus, sade söylemekten hoşlanan bir sanatçı olmakla beraber, şiir dilinin tabiî bir

sonucu olarak, bir beyt içinde birden fazla hayal unsuru kullanmak suretiyle, bir imaj yoğunluğu

da yakalamıştır:

İsmâil'e çaldum bıçak bıçak bana kâr itmedi

Hak beni azâd eyledi koçıla kurbandayıdım

beytinde, Yûnus kendisini merkeze koymuş ve üçlü bir benzetme yapmıştır: a)Yûnus, oğlu İsmail'i kurban etmek üzere olan Hz. İbrahim'dir.

b)Yûnus, kurban edilecek olan Hz. İsmail'dir

c)Yûnus, İsmail'in yerine kurban edilecek olan koçtur.

Deniz yüzünden su alup sunıvirürem göklere

Bulutlayın seyran idüp arşa yakın varan benem beyti de çok elemanlı imajlarla yüklüdür: a)Tasavvuf, denizdir;

b)Yûnus'un edindiği ilim, bu denizden aldığı sudur;

c)Yûnus bir yağmur bulutu, (Yûnus, bu ilim denizinden aldığı suyu bulutun yağmur taşıdığı gibi taşıyacaktır.)

d)Yûnus'un sözleri ise yağmur(rahmet)'dur.

Karlu dağlarun başında salkım salkım olan bulut

Saçun çözüp benüm içün yaşın yaşın ağlar mısın

beyti, Yûnus'un kademe kademe ilerleyen imajlar oluşturma tutumunun güzel örneklerinden

biridir:

Burada, bulutun şairde hem şekil, hem de renk yönünden sümbül intibâını uyandırdığı

görülüyor. Sümbül yapı itibarıyla dağınık, bulut da renk itibarıyla sümbülîdir. İşte bu renk ve

şekil Yûnus'u sümbül ve saç kademelerinden , beytin ana imajlarından biri olan "kadın"a

götürüyor. Bu kadın, saçını çözüp Yûnus için yaş döke döke ağlayacaktır. (Bulutların yağmur

dökmesi ağlamak olarak değerlendirildiğine göre, buluta bu bakış tarzı da bizi kadın imajına

götürmektedir.) Bu, o kadının şefkat duygularıyla yaklaşacağını düşündürüyor. Yûnus için

"yaşın yaşın" ağlayacak olan bu kadın, anne veya sevgili olmalıdır. Dikkat edilirse, bu beyitte

lâfız olarak söylenmemekle beraber, bizde, sümbül, kadın, anne/sevgili kavramlarının

yansımaları uyanmaktadır.

Bu şekilde üç dört kademeden geçerek gelen bu tip imajlar, sanatçının sıradan

söyleyişlerle yetinmediğini göstermek açısından da mühimdir.

Böyle bir tutum, şairin aynı malzemeyi değişik varyasyonlarda kullanmak suretiyle

muhtelif kombinezonlar yakalayabildiğini gösterir. Şair,

2.1.3. Çeşitli söz sanatlarıyla oluşturulan alışılagelmiş imajlar

Yûnus'un şiirlerinde, köklü bir halk kültürü ve hayli güçlü bir İslâmî kültür -birer kurucu

unsur olarak- mevcuttur. Bu iki yönlü kültür, onda bir imaj çeşitliliğine imkân verdiği gibi, bazı

imaj kalıplaşmalarına da yol açmıştır. İmaj kalıplaşmaları, eğer başka canlandırıcı, renklendirici

unsurlarla desteklenmezse, şiirde donukluğa, durgunluğa, tek renkliliğe zemin hazırlar. İslâmiyet

dairesinde gelişen Türk şiirinin henüz kuruluş safhasında bulunduğu bir devirde yetişen bir şair

olarak, Yûnus'ta da alışılagelmiş imajlar az değildir:

Page 6: YÛNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TEKNİĞİ ve BAŞLICA İMAJLARsaadettinyildiz.com/wp-content/uploads/2016/02/Yunus_imaj.pdf · Bu gücün en önemli kaynağı sanatçının ba vurduğu

YUNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TARZI / - 6 -

Ahşamdurur üç farıza tağca günahun eride

Eyü amellerün sana şem' ü çırağ olsa gerek8

Bini toğar bini gider buyruk böyle geldi meğer

Kim ola dünyaya doyar peymânesi toldı gider

Dünyeye gelen göçer bir bir şerbetin içer

Bu bir köpridür geçer câhiller anı bilmez

Sakıngıl yârun gönlin sırçadur sınmayasın

Sırça sındukdan sonra bütün olası değül

Su getüreler yumağa kefen saralar komağa

Ağaç ata bindüreler teneşire düşdi gönül

Bu tür örnekleri çoğaltabiliriz. Burada geçen dağ gibi günah, iyi amelin gönülde ışık

(kandil, mum) olması, peymanesi dolmak (ölmek), göçmek (ölmek), göç şerbetini içmek

(ölmek), sırça (çabuk kırılan gönül), ağaç at (tabut) gibi imajlar, günlük dilde de sık sık baş

vurulan, kalıplaşmış, artık orijinalliği kalmamış, sıradan imajlardır. Esasen, dolaylı anlatım

yerine doğrudan söylemeye daha yatkın duran Yûnus'ta bu tür kalıplaşmaların olması gayet tabiî9

ve kaçınılmaz bir sonuçtur.

2.2. Muhteva bakımından

Yûnus'un şiiri, her şeyden önce bir "muhteva şiiri"dir. Onun şiirini incelerken -nasıl

söylediği meselesini elbette ihmal edemeyiz ama- daha çok ne söylediği üzerinde durmak doğru

olur. Bizim çalışmamız "nasıl söylüyor?" ağırlıklı olmakla beraber, Yûnus araştırmacılarının

büyük çoğunluğu -haklı olarak- Yûnus'un ne söylediği, ne için söylediği üzerinde daha fazla

çalışmışlardır.

2.2.1. Dinî-Tasavvufî duyuş-düşünüşten ve kültür coğrafyasından kaynaklanan imajlar

Yûnus, tasavvufî duyuş ve düşünüşün en önemli temsilcilerinden birisidir. Anadolu'da

Türk-İslâm kültürünün yayılıp yerleşmesindeki etkisi de küçümsenemez. Böyle bir hayatın

içinde ve böyle bir misyonla yaşayan Yûnus, dünyaya bakış tarzına uygun olarak, din-tasavvuf-

kültür ekseninde kuvvetli imajlar geliştirmiştir. Tağlar yirinden ırıla10 gökler heybetden yarıla11

Ilduzlar bağı kırıla düşe yire galtân ola12

Beyti, bir yandan Yûnus'un dinî bilgisini gösterirken, bir yandan da imaj oluşturmadaki ustalığını

ortaya koymaktadır: Yıldızların bağı kırılıp yerde yuvarlanacağı ifadesinin arkasında tesbih

imajı vardır. Gökyüzündeki yıldızlar birer tesbih tanesi gibi duruyor. Kıyamet günü bu tesbihin

ipi kopacak ve yıldızlar birer tesbih tanesi gibi yerde yuvarlanacaktır.

Yûnus, dünya hayatına hiç önem vermez. Tasavvufî düşüncenin ana ilkelerinden biri olan

bu dünyanın gurbet, Allah katının ise vatan / sıla kabul edilmesi onda da çok nettir. Hattâ Yûnus

8 Yûnus bu şiirinde vakşit namazlarınınher birinin faziletlerini saymakta ve namaz kılınmasını ısrarla

öğütlemektedir. 9 Bu tür kalıplaşmış imajlar, her edebî eserde ister istemez bulunur, hattâ çoğunda, orijinal imajlardan çok daha fazla

da olur. Çünkü sıradan bir ifadede bile kullanageldiğimiz birçok kalıp ifade vardır. Bunlar edebî esere herhangi bir

sanat kaygısı olmaksızın da girer. 10 "Dağlar da bir yürüyüş yürür." (Tûr, 10. Âyet) 11 "O günün şiddetinden gök yarılmıştır." (Müzemmil, 18. Âyet) 12 "Yıldızlar dökülüp saçıldığı zaman," (Tekvir, 1. Âyet)

Page 7: YÛNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TEKNİĞİ ve BAŞLICA İMAJLARsaadettinyildiz.com/wp-content/uploads/2016/02/Yunus_imaj.pdf · Bu gücün en önemli kaynağı sanatçının ba vurduğu

YUNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TARZI / - 7 -

biraz daha ileri giderek, bu dünyayı, insanları yoldan çıkaran bir aşüfteye benzetir ayrıca "ağyar"

olarak niteler:

Dünyâ bir avratdur karı yoldan iltür niceleri

Sürün gitsün ol ağyârı anı sevmek ardur bize

Yûnus, Anadolu'da büyük çalkantıların yaşandığı bir devrin insanıdır. Onun gibi

dervişler, bir taraftan insanların iç dünyalarını güçlendirmeye çalışırken, bir yandan da

Anadolu'yu yurt edinme ve bu yeni topraklarda güçlü bir devlet kurma çabalarına birer savaşçı

olarak da katkı sağlamışlardır. Tarih boyunca büyük savaşlara girip çıkmış olan Türk milletinin

kültüründe savaşla, savaş aletleri ve savaş taktikleri ile ilgili çok sayıda tabir vardır. Millî

kültürümüzün bu önemli unsurları çeşitli imajlaştırmalarda kullanılmıştır.13 İnsan ömrünün gelip

geçici ve bir anlık bir şey olduğu fikrine dayanan şu beyit, şairin imaj oluşturma tarzında kültür

coğrafyasının ve bu kültür coğrafyası içinde harp psikolojisinin ne kadar etkili olduğunu

göstermektedir:

Ömrün senün ok bigi yay içinde toptolu

Tolmış oka ne turmak ha sen onu atdun tut

Ömür, yayına takılmış ve tam gerili durumda; böylesine gerilmiş oku tutup durmanın

anlamı yok; hattâ tutma imkânı da yok. O ok yaydan kurtularak uçup gitti say...

Yûnus, dindar bir insandır; fakat mutasavvıfların hepsinde olduğu gibi, o da yalnızca

şerîatle yetinmek istemez. Din adamlarının "fakılık tuzağı"na yakalandıklarını düşünür: İkilikden geçemedün hâli halden seçemedün

Dostdan yana uçamadın fakılık oldu sana fak

Burada, dervişin "Allah'a doğru uçan bir kuş" olarak tahayyül edildiğini görüyoruz. Kuru

dindarlık, insanı Allah yolunda engellediği için tuzaktır. Eğer tarîkat yoluna girip ikilikten

(kesretten) tam anlamıyla sıyrılmazsan, ökseye yakalanmış bir kuştan farkın kalmaz. Fakat

Yûnus, şeriat ile tarikatin yağ ile bal karıştırılır gibi birbirine eklenmesi gerektiğini de kabul

eder; çünkü ona göre hakîkat bir deniz, şerîat ise o denizde yüzen bir gemidir; deniz olmadan

gemi, gemi olmadan da deniz tamamlanmaz; böyle bir senteze ihtiyaç vardır:14 Mumsuz baldur şerîat tortsuz yağdur tarîkat

Dost içün balı yağa pes niçün katmayalar

Yûnus'un şiirlerinde en çok rastlanan tema ilâhî aşktır. O, aşkı insan gönlünün başlıca

süsü, zenginliği sayar. Aşktan nasibini almamış gönüller, sert kapkara bir taştan farksızdır:

Işkı var gönül yanar yumuşar muma döner

Taş gönüller kararmış sarp katı kışa benzer

Gönül .............................. kandil

Aşk .................................. kandilin yağı (yakıtı) ; aşk gönül ışığıdır.

Aşkla dolu gönül ............. yumuşamış mum

Aşksız gönül .................... sert (granit) taş

13 Çukal cevşen bu ışk odına döymez

Okı cana batar katı yalıdur 14 Hakîkat bir denizdür şerîat anun gemisi

Çoklar gemiden çıkup denize talmadılar

Page 8: YÛNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TEKNİĞİ ve BAŞLICA İMAJLARsaadettinyildiz.com/wp-content/uploads/2016/02/Yunus_imaj.pdf · Bu gücün en önemli kaynağı sanatçının ba vurduğu

YUNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TARZI / - 8 -

Allah aşkı, en katı gönülleri bile yumuşatır. O aşka kendini veren insan canını da başını

da feda edecek hâle gelir; çünkü aşkın oku, en sert taşları bile delip geçecek kadar kavîdir:

Dost senün ışkun okı key katı taşdan geçer

Işkuna düşen kişi canıla başdan geçer

Allah ............................ dost

Allah aşkı ..................... ok

Aşksız gönül ................ çok katı taş

Aşkın en büyük düşmanı, insanın nefsidir; nefs, gönlü karartır; nefsin aldatmaları sonucu

gönül putlaşır. Bu putu kırmak gerekir. Onu kıramayanların bütün ibâdeti "fâsid" olur;

putperestlikten dolayı ma'zur görülme ihtimali de olmadığından ibâdeti geçersizdir:

Sınmayınca gönül bütin fâsiddür cümle tâatün

Geçmeyince ibâdetün Hak'dan sana ma'zur nedür

Gönül (nefs) ..................... put

Gönlü temizlemek ............. benlik putunu kırmak

Benlik düşkünlüğü ............ putperestlik

Esasta bir ilâhî aşk şairi olmasına rağmen, Yûnus'un zaman zaman maddî (beşerî) aşka yer verdiği

de görülür:

Gören pervâneleyin nice oda düşmesün

Gözlerinün bakışı can alur iki çırak

Boyun yuvuk boynundan hiç fark eyleyemedüm

Gümâna viren beni küpeli iki kulak

2.2.2. Tabiî çevre ile ilgili imajlar

Mevlânâ kapalı mekânın, şehrin, derûnîliğin ve derinliğin şairi ise, Yûnus açık havanın,

köyün veya kasabanın, serbestliğin, âfâkîliğin ve genişliğin şairidir. O, tasavvufî duyuş ve

düşünüşü tabiat unsurlarını kullanarak anlatmayı bir "tarz" olarak benimsemiştir. Bu sebeple

Yûnus'un şiirinde tabiî çevre ile ilgili birçok unsur, imaj oluşumunda görev almıştır.

2.2.2.1. Su

Yûnus'un şiirlerinde "su" ile ilgili çok sayıda imaj vardır. Orta Anadolu'da yaşamış olan

ve Porsuk'un kıraç topraklarda ne işe yaradığını çok iyi bilen şairin deniz (60), su (37) , umman

(17), derya (16), katre/damla (16), göl (11), ırmak, pınar, bahr, yağmur, çeşme, sel vb.

kelimeleri sıkça kullandığı, bunlarla muhtelif dil istiflerine gittiği ve bunlar etrafında çok sayıda

imaj geliştirdiği görülüyor. Şairin suyla doğrudan ilgili kelimeleri kullanarak kurduğu benzetmeli

belirtisiz isim tamlamaları bile, onda su motifinin ne kadar önemli bir yer tuttuğunu ifadeye

kâfidir: Hakikat deryası, ışk denizi, ışk deryası, ışk gölü,katran denizi, kudret denizi, ma'rifet

bahri, nefs gölü, rahmet gölü vb.

Aşağıdaki beyitte, şair, su ile ilgili unsurları kullanarak zengin bir imaj örgüsü meydana

getirmiştir. Beytin merkez imajı, denizden mücevher çıkaran dalgıç, gavvastır :

Bahr ummâna talmışam anda sadef bulmuşam

Cevher alup gelmişem umman kayusı değül

Page 9: YÛNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TEKNİĞİ ve BAŞLICA İMAJLARsaadettinyildiz.com/wp-content/uploads/2016/02/Yunus_imaj.pdf · Bu gücün en önemli kaynağı sanatçının ba vurduğu

YUNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TARZI / - 9 -

Bahr/ umman .................. tasavvuf yolu (hakikat)

Sadef ............................... dervişlik

Cevher ............................ ilâhî aşk

Yûnus (âşık) ................... gavvas

Şu örneklerde de su ile ilgili imajlar kullanılmıştır:

Işk şarabından içdüm on sekiz ırmak geçdüm

Denizler bendin deşdüm ummandan taşup geldüm

Işkunun cefâsından dünin günin ağlaram

Akan bunar ne misal gözden inen yaşlara

Erenler bir denizdür âşık gerek talası

Bahri gerek denizden girüp gevher alası

Çünkim girdüm bir denize ne kenarı var ne cezire

Çün dört yanumdan mevc ura turam kavi hiç batmayam

Tasavvuf ............................... kıyısı, adası olmayan bir deniz / bahr-ı bî-kerân; okyanus

Dalgalar .......................... ......nefsin istekleri

Yûnus ....................................deniz üstünde sağlam duran bir gemi / nefsine yenilmeyen bir adam.

2.2.2.2. Ağaç

Şairin imaj malzemesi olarak kullandığı çevre unsurlarından biri de ağaçtır. Tabiî, onun

amacı, etrafında gördüğü ağaçları anlatmak, çevre tasvirleri yapmak değildir. Fakat Yûnus ibret

levhası olarak kabul edilecek birçok olay, durum veya tutumu daha iyi yorumlayabilmek için

için, yakın çevredeki çeşitli varlıklardan yararlanır : Kur(ı) ağacı niderler kesüp oda yakarlar

Her kim âşık olmadı benzer kurı ağaca

Gönlünde aşka yer ayırmayan, günlük hayatın dağdağasına kapılan insanlar, içlerinin

kurumasına da razı oluyorlar.

Ağaç deri dirildi kiriş ile bir oldı

Işk denizine taldı bahâne yok bu işde15

2.2.2.3. Kuş

Yûnus'un imaj malzemesi olarak kullandığı tabiî çevre unsurlarından biri de "kuş"tur.16

Bunda muhtelif ruh hallerini, arzuları, yaşama biçimlerini kuş imajını kullanarak anlatmak asıl

amaçtır: Benüm canım bir kuşdur kim gevdem anun kafesidür

Dostdan haber geliceğiz bir gün uçar kuşum benüm

Yûnus'un canı ..................... kuş

Vücudu ............................... can kuşunun içinde barındığı kafes

Allah ................................... dost

Ölmek ................................. uçmak / can kuşunun bedenden uçması

Haber .................................. vadenin yetmesi

15 Şair bu beyitte kopuzdan bahsetmektedir: Kopuzda ağaç ve deri dirilmiş, kirişle iş birliği yaparak, yani aşkın

nağmelerini tegannî ederek aşk denizine dalmıştır. 16 Kuş imajını çok kullanmakla beraber, Yûnus'un şiirlerinde bülbül, ördek, kaz, turaç, balık, köstebek (gözsüz

sebek), baykuş, çaylak (devlengeç), karga, kartal, sinek, karınca, şîr (aslan), sudak (Sir-Derya'da çıkan bir balık),

pervane (kelebek), at, katır, mâr (yılan), koduk (sıpa), koyun, koç vb. hayvanların da adı geçmekte ve bunların bir

kısmıyla hayli ilgi çekici imajlar oluşturulmaktadır.

Page 10: YÛNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TEKNİĞİ ve BAŞLICA İMAJLARsaadettinyildiz.com/wp-content/uploads/2016/02/Yunus_imaj.pdf · Bu gücün en önemli kaynağı sanatçının ba vurduğu

YUNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TARZI / - 10 -

Âşık olayın ol güle düşsün âleme gulgule

Hezâr destan olubanı dost bağını yaylayayın

Allah ...................... gül

Yûnus ..................... bülbül

Yûnus'un şiiri ......... bülbül şakıması / gulgule

Allah katı ................ dost bağı

2.2.3. Tarih ve efsanelerle ilgili imajlar

Yûnus'un şiirinde -gayet tabiî olarak- İslâm tarihi, peygamber kıssaları, şark efsane ve

menkıbeleri ile ilgili imajlar vardır. Yetmiş iki millete bir göz ile bakmak gerektiğini

düşünmekle beraber, içinde yaşadığı toplumun tarih içindeki macerasına da yer vermiştir. Moğol

istilasının yıkıcı tesirlerinin yakından hissedildiği bir devirde yaşayan Yûnus, savaşla ilgili,

düşmanla, yıkımla ilgili birçok teşbihe başvurmuştur.

2.2.3.1. Efsane:

Yine görün gök tonanıp tonı kat kat renge batup

Bülbül güle karşu turup can budağa asdı yine17

beytinin ilk mısraında, bir insan imajı -hattâ büyük bir ihtimalle kadın imajı- vardır. Gök yine kat

kat renkli giysilerini giyerek süslenmiş (donanmış) bulunuyor. Bu bir bahar manzarasıdır. Fakat

şair, bu şiirin son beytinde Sözüm yaz ü kışçün değül vallah bu düş içün değül / Âşıklarun

cür'asından Yûnus kadeh susdı yine diyerek, asıl hedefinin Allah yolunda can vermek olduğunu

ifade ediyor. Bahar manzarası yalnızca vasıtadır.

Bu beytin ikinci mısraında ise meşhur "gül-bülbül efsanesi"ne telmih vardır. Yûnus,

kendisini, gülün dikenine göğsünü dayayıp kanını akıtan, onun yolunda can veren bülbüle

benzetiyor. Canını gülün budağına (dikenine) asmak, aşk yolunda can vermeye hazır ve razı

olmak anlamına gelir. Tabiî, tasavvufî anlayış açısından yaklaşıldığında gül, yolunda can

vermeye teşne olduğu Allah'ı, bülbül ise onun âşığı olan Yûnus'u ifade etmektedir.

Bu Yûnus'un gördüğünü eger Zühre18 göreyidi

Çengini elden bırağup unudayıdı sâzını

Bir nicemüz Leylî oldı bir nicemüz Mecnun oldı

Bir nicemüz Ferhad oldı ışkdan haber duyanımuz

Bir nicemüz Hakk'ı aldı bir nicemüz Hak'dan toldı

Bir nice Süleyman oldı ışk tahtına binenimüz

17 Gül ve bülbül üzerine Doğu'da ve Batı'da zengin bir efsane malzemesi vardır. "Gül eskiden bu kadar kırmızı

değilmiş. Belki gül-i nesrîn (yaban gülü) kadar pembe ve sade imiş. Bülbül onu bu hali ile de çok severmiş. Ancak

gül bülbüle iltifat etmezmiş. Ayrılığa dayanamayan bülbül bir gün gülün dikenli gövdesine konuvermiş. Dikenler

bağrına batınca akan kanlar toprağa dökülmüş -bazı değişik anlatımlarda gülün yaprakları üzerine dökülmüş-.

Dökülen kan topraktan gülün damarlarına süzülünce, gül o günden sonra kan kırmızı açmaya başlamış." ( "Gül",

Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Dergâh Yayınları, Cilt : 3, İstanbul, 1979, s.382 v.d.). Bülbülün güle olan

aşkından dolayı ölümü Batı'da da önemli bir tema olarak işlenmiştir. 18 Zühre: " Nâhid, Çobanyıldızı, Venüs. (...) Feleğin sâzendesi olarak bilinir. Efsaneye göre Zühre İranlı, çok şûh ve

güzel bir kadın imiş. Hârût ve mârût adlı meleklerden göğe yükselmenin yolunu öğrenip oraya çıkmıştır. Yunan

mitolojisine göre aşk ve müzik tanrıçası Afrodit veya Venüs işte budur. Gök ile gündüzün kızıdır. Zühâl (Satürn)

babasını öldürdüğü zaman birkaç damla kan, denizde bir köpüğe düşmüş. Afrodit bu kan ve ile köpükten doğmuş.

Bu yıldıza bakmak gönlü ferahlatır ve rûha neşe doldururmuş. Divân şiirinde çok zaman şarkı, aşk, güzellik ve çalgı

ile birlikte anılır." (İskender Pala, Ansiklopedik Dîvân Şiiri Sözlüğü, Cilt: I-II, Akçağ Yayınları, Ankara, tarihsiz,

s.538.

Page 11: YÛNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TEKNİĞİ ve BAŞLICA İMAJLARsaadettinyildiz.com/wp-content/uploads/2016/02/Yunus_imaj.pdf · Bu gücün en önemli kaynağı sanatçının ba vurduğu

YUNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TARZI / - 11 -

2.2.3.2. Kıssa

Kesret âlemi olan bu dünyada birimiz Yûsuf, birimiz Ya'kub olabiliriz; fakat vahdet

âlemi olan öte dünyada Yûsuf-ı Ken'an bile yok; orada sadece Yûsuf olacak; birlik olacak, sen-

ben olmayacak: Bu âlem-i kesretde sen Yûsuf ü ben Ya'kub

Ol âlem-i vahdetde ne Yûsuf u ne Ken'an

Eydür ben oddan nurdan ol bir avuç çamurdan

Bilmedi kim Âdem'in için gevher eyledi19

2.2.3.3. İslâm tarihi

Mûsî olup Tûr'a vardum koç olup kurbana geldüm

Ali olup kılıç saldum meydana güreşe geldüm

İsmâîl'e çaldum bıçak bıçak bana kâr itmedi

Hak beni azâd eyledi koçıla kurbandayıdım

2.2.3.4. Menkıbe

Cercis olup basıldum Mansur olup asıldum

Hallâc panbuğu gibi bunda atılup geldim

2.2.3.5. Harp unsurları

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Anadolu'nun Moğol istilâsı ve iç çatışmalarla sarsıldığı bir

devirde yetişen Yûnus Emre, tarihî arka plâna ve kendi devrinin sosyal ve siyasal hayatına dair

müşahadelerini şiirine taşımıştır. Çeri salmak, iklîm: ülke, esîr eyle-, yağı, Tatar; mancınık, taş,

atıl-, yıkıl- , kal'a vb. ifadeleri, devrin savaş atmosferini ele veren, seçilmiş ifadelerdir. Değişik

amaçlarla bu çalışmada kullandığımız örnek beyitler gözden geçirilse bile, Yûnus'un şiir dilinde

ok, kalkan, yay, kılıç vb. harp araç-gereçlerinin yaygın olarak kullanıldığını görürürz.

Işkun çeri saldı benüm gönlüm evi iklîmine

Cânumı esîr eyledün n'ider bana yağı Tatar

Toğrulık mancınığı istiğfar taşıyıla

Toğru vardı atıldı yıkıldı nefs kal'ası

2.3. Yûnus'un varlığı algılayış tarzı bakımından

Yûnus, varlığı idrakte tasavvufî pencereyi esas alır; o, tam bir müslüman duyuş-

düşünüşüne sahiptir. Bu sebeple varlığı anlamlandırmada, yani, yaratılış , yaşayış ve insan

hayatının sonu konusunda hiç tereddüdü yoktur.

Her sanatkâr etrafa belli bir pencereden bakar ve gördüklerini kendi zaviyesinden

değerlendirir. Yûnus, Anadolu'da yaşamış bir insan olarak, soyut bazı kavram ve varlıkları

somutlaştırmayı tercih eder. Biz somut varlıkları ifade ederken onlarla ilgili hayallere baş

vururuz; fakat onların doğrudan ifadesi de daima mümkündür. Soyut varlıklar ise muayyen

sıfatlar izafe edilmediği takdirde çok zor ifade edilirler. Bu bakımdan, soyut varlıkları -anlatış

tarz ve maksadımıza uygun olarak- muhtelif somut varlıklara benzetmek zorunda kalırız. Bu,

onları, bilinen bir varlıkla karşılaştırma, denkleştirme, ayırma, başkalaştırma işlemidir. Bu

19 "Ben Âdem'den hayırlıyım; çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın." (El-A'raf, 12. Âyet)

Page 12: YÛNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TEKNİĞİ ve BAŞLICA İMAJLARsaadettinyildiz.com/wp-content/uploads/2016/02/Yunus_imaj.pdf · Bu gücün en önemli kaynağı sanatçının ba vurduğu

YUNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TARZI / - 12 -

suretle, sözün muhatabında kuvvetli intibalar uyandırma imkânı doğmuş olur. Niteklim, imajın

önemli bir özelliği de "izlenimi güçlendirme aracı"20 oluşudur.

Yûnus'un şiir diline de uygun olarak, "nefs" kavramı etrafında düşünelim: Nefs kötüdür,

haindir, düşmandır, azgındır. Kötü nefs, hain nefs, düşman nefs, azgın nefs tamlamaları nefsin

vasıflarını ifade edebilir. Fakat bunlarda nefs kısrağı, nefs aygırı, nefs atı, nefs canavarı,nefs

küheylânı,nefs kaplanı... tabirlerinin ifade gücü mevcut olmadığı gibi, nefs kavramının at, aygır,

kısrak, küheylân, canavar, kaplan kelimeleriyle birlikte kullanıldığında kazandığı somutluk da

yoktur. Nefs dağı, nefs kayası, nefs çukuru, nefs kuyusu, nefs gayyâsı ifadelerinde hem nefs

kavramı hem maddî bir yapı niteliği kazanıyor, hem de mânevî boyutuna işaret var.

Şairin kurduğu birçok benzetmeli belirtili isim tamlamasında bu durumu görebiliriz:

Gönül evi, gönül evi iklîmi, gönül göğü, gönül kal'ası, gönül şarı, gönül şehri; varlık evi,

varlık leşkeri, varlık sarayı; ecel serhengi (bekçisi), ecel şerbeti, ecel tuzağı; ömür hırmanı,

ömür ipi vb.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Yûnus varlığı algılama tarzı bakımından somutlaştırıcı,

mukayeseye dayalı ve aynileşmeye yönelik imajlar kurmuştur. Bunları birkaç örnekle belirtelim:

2.3.1. Somutlaştırma

Şerîat haberüni şerh ile eydem işit

Şerîat bir gemidür hakîkat deryâsıdur

Hakikat bir denizdür şeriat anun gemisi

Çoklar gemiden çıkup denize talmadılar

2.3.2. Mukayese

Bu şârun evvel dadı şehd ü şekkerden şirin

Âhir acısını gör şol zehr-i mâra benzer

(Dünya -dünya dedikleri şehir- önce bal ve şeker gibi olduğu halde, sonra yılan zehirine

dönüyor)

Eydürsin kim gözüm görür da'viyi ma'niye irür

Gündüzin gün şu'le virür gice yanan çırak nedür

2.3.3. Aynileşme :

Yûnus'un ifade tarzının önemli bir görünüşü de "aynîleşme"dir. Kendisini

kahramanlardan birinin yerine koymak suretiyle, tahkiye tekniklerinden "ben anlatım"a benzer

bir ifade tutturan şair, böyle bir teknik kullanmakla, kendisini yaradanına götürecek olan vasıta

ile aynileşmektedir.

Canum ışkun külüngine Ferhad olup dutdum başum

Daim dağları keserem Şîrin'üm hiç sormaz benüm

Mûsî olup Tûr'a vardum koç olup kurbana geldüm

Ali olup kılıç saldum meydana güreşe geldüm

1.Yûnus ................................ Hz. Musa

2.Yûnus ................................ kurbanlık koç

3.Yûnus ................................. Hz. Ali

4.Yûnus ................................. Güreşçi / pehlivan ( Beyitte asıl imaj, Hz. Hamza'dır)

20 Viktor Şkolovsi, "Teknik Olarak Sanat", Yazın Kuramı, s. 67

Page 13: YÛNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TEKNİĞİ ve BAŞLICA İMAJLARsaadettinyildiz.com/wp-content/uploads/2016/02/Yunus_imaj.pdf · Bu gücün en önemli kaynağı sanatçının ba vurduğu

YUNUS'TA İMAJ OLUŞTURMA TARZI / - 13 -

Ay oldum âleme toğdum bulut oldum göğe ağdum

Yağmur olup yire yağdum nûr oldum güneşe geldüm

beytinde de yukarıdakine benzer bir tutum içindedir : Yûnus (1)"ay"dır, (2)"bulut"tur,

(3)"yağmur"dur, (4)"nur/ışık"tır. Burada, ay ve nur soyut, bulut ve yağmur somut kozmik

unsurlar olarak karşımıza çıkıyor.

İsâ oldum kudretden behânem bir avretden

İnâyet oldı Hak'dan ölü dirgürüp geldüm

Hiç ayrukdan ben korkmazam ya bir zerre kayurmazam

Ben şimdi kimden korkayın korkduğumıla yâr oldum

Sonuç

Yûnus'un şiiri, Türk şiirinin genel vasıflarına göre değerlendirildiği zaman, sade

sayılabilecek bir şiirdir. Fakat Yûnus'un tam bir halk şairi olmadığı, şiirlerinde halkın günlük

kültürünü çok aşan bir muhteva yapısının bulunduğu da bilinen bir husustur. Herhalde, Yûnus

Emre'yi Türk halk şiiri- Divan şiiri ve Tekke/Tasavvuf şiirinin kesiştiği bir ortak bölgeye

yerleştirmek gerekir. Çünkü onda,Tasavvufî değerlere ilâveten,Türk halkının asırlardan beri

yaşayageldiği millî kültürün de, aydın kesime ait değerlerin belirgin işaretleri de vardır.

Kullandığı imajların çoğu, bu ortak bölgeye uygun olarak, hem Divan şiirinin, hem de Halk

şiirinin imaj dokusuna uygundur. Meselâ,

Sıfatun arılığı bulgur u nohud gibi

İki kaşun ay alnun genc aya virür sabak beytinin birinci mısraında Halk şiirinin, ikinci

mısranda ise -kelime seçimi ve istifi bir yana- Divan şiirinin imaj özellikleri çok belirgindir.

Böyle olunca, Yûnus'un şiirinin imajlar açısından da bir çeşitlilik göstermesi beklenir.

Sade söyleyen bir şair oluşunun tayin edici tesirini hatırdan çıkarmamak kaydıyla, onda imajların

zengin olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Fakat Yûnus, sözün estetiğinden daha fazla muhtevasını öne çıkaran bir sanatçıdır. O,

sözün etkili, yol gösterici, doğru, uyarıcı.. olmasını daha çok mühimser. Bu bakımdan, Yûnus'un

imajlaştırma macerası incelenirken, Necâtî, Bâkî, Fuzûlî, Şeyh Gaalib, Karacaoğlan gibi

sanatçılarla değil, estetik kaygıyı arka plâna atan ve halkı bulunduğu yerden daha yukarılara

taşımaya çalışan bir mürşid ile karşı karşıya bulunulduğu unutulmamalıdır.